Demir döküm sektörünün son on yılına baktığımızda,
gelişen ve globalleşen
otomotiv sektörüne paralel olarak, çok büyük bir
gelişme gösterdiğini söyleyebiliriz
Avrupa kıtasında döküm fabrikalarının kapanması
Türkiye, Çin, Hindistan ve Uzak
Doğu ülkelerinin döküm sektöründeki ilerlemeleri Dünya
döküm pazarında çok
büyük bir rekabeti beraberinde getirmiştir.
Bu çalışmada son yıllarda, tahribatsız muayene
metodlarının demir döküm
sektöründeki uygulamaları pratik örnekler verilerek
anlatılacaktır. Tahribatsız
Muayene metodlarının avantaj ve dezavantajları ortaya
konacaktır.
GİRİŞ
Ülkemizde profesyonel anlamda özel sektör tarafından
büyük döküm
fabrikaları 70’li yıllarda kurulmaya başlamıştır.
Öncelikle yaş kum kalıba döküm
teknolojisinin öğrenilmesi, tamamiyle özgün ürün
üreten yani döküm bilgisini
kendileri oluşturan döküm fabrikalarının sayısı
zamanla artış göstermiştir. 90’lı
yıllardaki ekonomik krizler döküm sektörünün dışarıya
açılma yılları olmuş, bu da
beraberinde yeni üretim teknolojilerinin yanında yeni
kontrol teknolojilerine duyulan
ihtiyaçları da beraberinde getirmiştir. Ülkemizde
özellikle 90’lı yıllardaki aşırı
otomobil ve traktör talebi, ileri kontrol
teknolojilerinin kullanımını ikinci planda
bırakırken, 21. yüzyıla girildiğinde sınırların
kalkması, dünya ticaretinin
globalleşmesi, büyük otomotiv firmalarının globalleşme
eğilimi, döküm sektörünü
ileri teknoloji kontrol tekniklerini kullanarak yeni
ürünlerin hızlı bir şekilde ve bir
defada seri üretime sokmaya mecbur kılmıştır.
Özellikle 2000’li yıllarda otomotiv
sektöründe kıran kırana bir rekabet başlamıştır.
Firmalar çelikten imal ettikleri
parçaları sfero dökme demirden üretmek için çalışmalar
yapmaya başlamışlardır.
Döküm parçaların ağırlıklarını azaltma çalışmaları
hızlanmıştır. Daha hafif,
dolayısıyla daha az yakıt kullanan araçlar üretmek
temel amaçları olmuştur. Bu
amaçla otomotiv, iş makineleri ve traktör
endüstrilerinde çok hızlı bir şekilde daha
ince et payına sahip döküm parça ihtiyacı ortaya
çıkmıştır. Çeliğin yaptığı işi
yapabilen döküm parça tasarımları yapılmıştır.
Ürünlerin devreye girme süreleri
kısalmıştır. Otomotiv firmaları eskiden 8-10 yılda bir
model değiştirirken şimdi ise
2-3 yılda birkaç model birden ( hatta çeşitli
değişikliklerle aynı ticari aracın yaklaşık
70 değişik versiyonunu kullanıcının beğenisine sunan
firmalar vardır)
üretebilmektedirler.
Tüm bunlar beraberinde döküm parçalara uygulanan
testlerinde sayılarının
artmasına neden olmuştur. Eskiden yalnızca sertlik
ölçülen, mikroyapısı incelenen,
ayrı döküm çekme çubuğundan çekme testleri yapılan
parçalardan, eğer sfero ise
darbe testi de istenir olmuştur. Parçalardan ve
malzemelerden yorulma testleri
sorgulanmaya başlanmıştır. Parçalardan eskiden
başlangıçta istenen radyografik
kontrol sonuçlarının yerini her parti üretimden
minimum belirli bir oranının
radyoskopik kontrolu istenir olmuştur. Her partiden
sonik kontrol sonuçları istenmeye
başlanmıştır. Ultrasonik muayene, laboratuvarlarımızda
devamlı malzeme
özelliklerinin tesbitinde ve içyapı hatalarının
bulunmasında kullanılan bir yöntem
olmaya başlamıştır. Magnetik parçacık yöntemi çok
nadir kullanılan bir yöntem iken
şu anda bu yöntem seri üretimin bir parçası olmuştur.
Sıvı penetrant ve girdap
akımları ise bir kurtarıcı can simidi olarak pek çok
problemin tesbitinde başvurulan
yöntemlerdir.
Özellikle otomotiv ve iş makineleri sektöründeki
rekabetin artması, iç
piyasadaki krizlerin etkisiyle ihracata yönelen
firmalarda tahribatsız muayene
tekniklerine duyulan ihtiyaç daha da fazla olmaktadır.
Firmaların bu konudaki özel
istekleri çok fazla olmakta, hatta tek bir parçayı
üretmek için çok pahalı özel cihazlar
bile alınabilmektedir.
Bu yazımızda temel tahribatsız muayene yöntemlerinin
demir döküm
fabrikalarındaki uygulama alanları, kuvvetli ve zayıf
yanları ortaya konacak,
oluşturulan bilgi birikimi döküm sektörü ile
paylaşılacaktır.
TAHRİBATSIZ MUAYENE YÖNTEMLERİ :
Demir döküm sektöründe uygulama alanı bulan
tahribatsız muayene
tekniklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
1) Görsel Kontrol ( VT)
2) Sıvı Penetrant ( PT)
3) Magnetik Parçacık( MT)
4) Radyografik-Radyoskopik Kontrol( RT)
5) Girdap Akımları( ET)
6) Ultrasonik Kontrol ( UT)
7) Kaçak Testi( LT)
8) Sonik Kontrol
Bu test metodlarının yanında son yıllarda Akustik
Emisyon ve İnfrared Termografi
teknikleri de gelişme göstermektedirler.
Görsel Kontrol :
Görsel Kontrol veya Görsel Muayene bir nesnenin direkt
veya endirekt olarak
belirlenen kriterlere göre, bir insan tarafından iç ve
dış yüzeylerinde renk farklılığı ve
süreksizlikler, hatalar olup olmadığının , eğer var
ise kabul veya red olup olmadığının
kararının verildiği, parça ayırımının yapıldığı bir
değerlendirme metodudur. Demir
döküm sektöründe, üretilen parçaların % 100 ‘üne
uygulanması gereken bir
tahribatsız muayene metodudur. Özel ışıklandırmaya
gerek vardır. Parçaların dış
yüzeyleri gözle kontrol edilebilir,gerektiğinde
stereomikroskop incelemesi yapılabilir.
Motor kafası gibi kompleks parçalarda parçaların iç
yüzeylerinde kum penetrasyonu,
gaz boşluğu veya diğer döküm hatalarının kontrolu ise
endeskop veya döküm
sektöründeki kabul edilen adıyla baroskop olarak
adlandırılan cihazlar yardımıyla
yapılmaktadır. Bu cihazlar bir ayna sistemine göre
çalışan sabit veya hareketli, gözle
dürbün şeklinde bakılan veya ekrandan gözlenen
tiplerde olabilmektedirler. Özellikle
demir döküm sektöründe valf gövdeleri, motor bloklar
ve motor blok kafalarının
içlerinin kontrollarında çok sık olarak
kullanılmaktadırlar.
Görsel kontrol,döküm fabrikalarında final kalite
kontrolun temel kontrol
tekniğidir. Ancak tüm kırık yüzey incelemelerinde
başvurulan ilk yöntemdir.
Otomotiv firmaları her türlü çatlak ve kırık
olaylarında direkt olarak döküm parça
üreticisi firma ile temasa geçerek kırık parçayı
incelemesini isterler. Bu aşamada
yapılacak olan kırık yüzey etüdü çok önemlidir. Etüd,
incelemeyi yapan kişinin veya
kişilerin gözlemleri ve bulguları ile sınırlıdır. Bu
aşamada yapılacak olan yanlış bir
değerlendirme döküm üreticisini belki de altından
kalkamayacağı sorumluluklar
almaya kadar gider. Bu gibi durumlarda bir suçlu
bulunması son derece önemlidir. Bu
nedenle incelemenin çok ayrıntılı bir şekilde
yapılması ve parçaların tümünün
incelenmesi gerekmektedir. Bazı durumlarda kırılmanın
veya çatlağın yönü, eksik bir
parça çok şeyler söyleyebilir. Işte gözle kontrol
burada tecrübe ile birleşir ve kırık
yüzey incelemesi eksiksiz bir şekilde yapılabilir.
Görsel kontrol çok hızlı olması, pahalı bir kontrol
metodu olmaması, diğer
tahribatsız muayene metodlarına ihtiyacı azaltması,
minimum yüzey hazırlamaya
ihtiyaç göstermesi, her zaman uygulanabilirlik ve
hatayı direk olarak kuşku götürmez
bir şekilde ortaya çıkarması gibi pek çok avantajlara
sahiptir.
Diğer yandan görsel kontrolun çok çeşitli
dezavantajları da vardır.Bunlar;
yalnızca parçaların yüzeylerinin görünebilmeleri iç
yapı hakkında bir bilgi
vermemesi( Parça görsel kontroldan geçebilir ama sfero
yerine yanlışlıkla gri dökme
demirden imal edilmiş olabilir), parça üzerindeki
bulguların kontrol eden personelin
tecrübesine göre değişkenlik göstermesi, yüzey
hazırlama ve temizleme işlemlerinin
uygunluğu veya uygunsuzluğu, göz yanılmaları, yetersiz
aydınlatmalar, personelin
dalgınlığı, dikkatinin dağılması ( iş körlüğü) gibi
olumsuzluklar olarak sayılabilir.
Özet olarak malzemesi insan, çeşitli ölçü aletleri,
büyüteçler, ışık kaynakları
ve baroskoplar olan bu teknik her türlü ürüne
uygulanabilen çok kolay ama çok dikkat
gerektiren bir teknik olup, akıllıca kullanıldığında
mükemmel bir problem çözme
tekniğidir.
Sıvı Penetrant Muayenesi:
Demir Döküm sektöründe belki de en az uygulama alanı
bulan tahribatsız
muayene tekniğidir. Teknik ile bir malzeme üzerinde
yüzeye açılan çatlaklar tesbit
edilir. Sıvı penetrant muayenesi kontrol edilecek
yüzeyin temizliği, hatanın
konfigürasyonu, kullanılan sıvının yüzeyi ıslatma
yeteneği, hatanın yüzeye açıldığı
noktadaki boyutları, sıvının yüzey gerilimi, sıvının
temas açısı ve hatanın içinin
temizliği ile yakından ilgilidir. Tüm bu parametreler
hatanın net olarak ortaya
çıkarılmasını etkileyen parametrelerdir.
Bu yöntem, bir final kalite kontrol muayene tekniği,
malzeme giriş kalite
kontrol tekniği( örneğin bir döküm fabrikası için tüm
işlenmiş çelik yedek parçalar
gibi), üretim sırasında kontrol, bakım amaçlı kontrol
muayene tekniği olarak
kullanılabilir. Kısacası bir döküm fabrikasının
kancaları, potalarının taşıma kolları,
forkliftlerinin taşıyıcı kolları ve tüm bakım
faaliyetlerinde kullanılabilen bir teknik
olması yanında muhtemel sıcak yırtılma ve tüm
transportlar sırasında oluşabilecek
soğuk çatlakların tesbitinde kullanılabilen bir
muayene tekniğidir. Tesbit edilebilen
süreksizliklere örnek olarak yüzeye açılan çatlaklar,
çekinti boşlukları, sızdırma
oluşturan birleşmeme hataları v.b. tüm hatalar örnek
olarak verilebilir.
Yöntemin avantajları; Bu metod yüzeye açılan küçük
hataların tesbitinde çok
hassas bir metoddur. Pahalı olmayan bir metoddur.
Hassasiyeti çok yüksektir.
Ekipman ve cihaz ihtiyacı minimum olan bir metoddur(
uygulama zamanını tesbit
etmek için bir zaman ölçer, bir sıcaklık ölçme cihazı,
penetrant malzeme-kırmızı
renkli girici sıvı, ışık ortamı-beyaz veya ultraviyole,
fırça, daldırma tankı veya spray,
geliştirici malzeme ve temizlik bezleri ihtiyaç
duyulan malzemelerdir). Her türlü
karışık şekilli parçalara uygulanabilir. Eğitim
ihtiyacı çok az olmasına rağmen çok
dikkat gerektiren olmazsa olmazları vardır( yüzey
temizliği gibi). Pek çok amaçla
kullanılan ve farklı kaynaklı hataları ortaya çıkaran
bir muayene metodudur.
Döküm parçaları işleyen tüm otomotiv, traktör ve iş
makineleri üreticilerinin,
işlenmiş yüzeylerin kontrolunda kullandıkları bir
teknik olmasına rağmen demir
döküm fabrikalarında yüzey pürüzlüğününün fazla
olması, bilyalı temizleme sırasında
mevcut yüzey hatalarının kapanması ve yüzeylerin çok
iyi temizlenememesi
nedeniyle kullanımı sınırlı bir tahribatsız muayene
tekniğidir. Yine de döküm
parçalarda parçanın muayene öncesi hava ile çok iyi
temizlenmesi, daha sonra alkol
veya özel spray temizleyiciler ile temizlenerek tekrar
hava ile temizlenip sonrasında
penetrantın yüzeye uygulanması ve temiz tüy bırakmayan
bir bez ile parçanın
üzerinden penetrantın temizlenmesi yoluyla
geliştiricinin tatbiki ile uygun bir
muayene yapılabilir. Fakat Magnetik Parçacık tekniği
ile karşılaştırıldığında ham
döküm parçalar için çok uygun bir teknik değildir.
Fakat otomotiv sektöründe tüm
dişlilere ve kam millerine uygulanan bir tekniktir.
Sıvı penetrant yönteminin nasıl uygulandığını gösteren
şematik bir şekil
aşağıda verilmiştir
(
Şekil-1). 5 adımdan oluşan uygulama;
yüzey hazırlama, penetrant
sıvının tatbik edilmesi, yüzeydeki fazla penetrant
sıvının silinmesi-temizlenmesi,
geliştirici malzemenin parça yüzeyine tatbik edilmesi
ve parçanın göz ile kontrolu
( beyaz ışık veya ultraviyole ışık altında)
aşamalarından oluşmaktadır.
Şekil-1.
Sıvı Penetrant Muayenesi İşlem Adımları
Magnetik Parçacık Muayenesi :
İsminden de anlaşıldığı gibi bu tahribatsız muayene
yönteminde magnetizma
kullanılmaktadır. Yani muayene edilecek parça veya
muayene edilecek alan
magnetize edilmektedir. Bu yöntemle yalnızca magnetize
edilebilir yani
ferromanyetik malzemeler çatlak kontroluna tabi
tutulabilirler. Alüminyum ve
ostenitik paslanmaz çelikler gibi ferromanyetik
olmayan malzemelerin bu yöntem ile
kontrolu mümkün değildir.
Magnetik Parçacık Yönteminin başarılı ve doğru
uygulanabilmesi için;
a) Eğitimli, tecrübeli ve uluslararası geçerliliği
olan sertifikalı bir eleman,
b) Muayene için uygun bir muayene donanımı,
c) Tamamen çalışır durumda ve uygun bir ışıklandırma
ünitesi,
d) Uzun vadede aynı kalitede muayene yapan bir muayene
sıvısı ve
e) Tekrarlanabilir ölçüm verilerini kaydedebilecek bir
kodlama cihazı gerekmektedir.
Bu kriterlerden birisi eksik olduğunda yöntem
tartışmaya açık olur. Manyetik
geçirgenlikleri 100’ün üzerindeki ferromanyetik
malzemeler( ostenitik çelikler
hariç bütün çelik ve çelik alaşımları ile dökme
demirler) bu yöntem ile muayene
edilebilirler.
Her tahribatsız muayene yöntemi gibi bu yöntemin de
birtakım sınırlamaları
vardır. Bunlar;
a) Temas ve tutma yerlerindeki çatlaklar ve
süreksizlikler,
b) Dövmede oluşan katlanmalar ve yüzeye paralel ve
yine malzeme içine
ilerleyen çatlaklar ve süreksizlikler,
c) Ferromanyetik oksitlerle dolu çatlaklar ve
süreksizlikler,
d) Kenarları yuvarlak olan geniş çatlaklar ve
süreksizlikler,
e) Kalın kaplamaların( Kaplama kalınlığı 40 mikrondan
fazla olması durumunda)
altındaki çatlaklar ve süreksizlikler magnetik
parçacık yöntemi ile tesbit
edilemezler.
Ferromanyetik malzemelerin magnetik iletkenliği yani
magnetik geçirgenlikleri
yüksektir. Magnetizasyon sırasında magnetik alan
çizgileri çatlaklarda olduğu gibi
daha az iletken bir bölgeye geldiğinde, değişen
magnetik iletkenlikten dolayı bir
magnetik alan sıçraması oluştururlar. Magnetik alanda
oluşan bu değişim, magnetik
malzeme muayenesine temel oluşturur ve bir çatlak veya
süreksizliğin oluşturduğu bu
magnetik akı magnetizasyon sırasında yüzeye kuru veya
süspansiyon içerisinde
uygulanan ve serbest olan demir ve demiroksit
tozlarını çekmeye ve hatalı bölge
üzerinde toplamaya başlar. Bu şekilde süreksizlik
üzerinde oluşan magnetik toz yığını
görülerek hatalı bölge tanımlanabilir. Bir çatlak
görüntüsü için en önemli şart,
magnetik alan çizgileriyle süreksizlik arasındaki
açının 300’den az olmamasıdır.
Şekil-2’
de Magnetik
Parçacık Muayenesinin şematik gösterimi ve ekipmanları
görülmekte olup,
Şekil-3’de ise ağırlıkları 500 gr.’dan
300 kg.’a kadar değişen,
boyları ise 100 mm.’den 1700 mm.’ye kadar değişen gri
ve sfero dökme demir
parçaları kontrol edebilen bir Magnetik Parçacık Test
Cihazının fotoğrafı verilmiştir.
Magnetik Parçacık test cihazları genellikle üretici
firmalar tarafından kontrol
edilecek parçalara göre dizayn edilirler. Fakat eğer
siz bir döküm fabrikası olarak 500
ile 1000 çeşit ve farklı boyutlarda döküm parçalar
üreten bir fabrika iseniz, yapmanız
gereken fabrikanızı böyle bir çok cihaz ile doldurmak
olmamalıdır. Önemli olan
üniversal bir test cihazı üretmektir. Bu üniversal
amaçlı çatlak kontrol cihazı:
1) Öncelikle her boyutsal ayarda yeterli magnetize
devrelerine sahip olmalıdır.
2) Boyutsal ayarlar mümkün olduğunca hızlı
yapılabilmelidir.
3) Değişim parçaları( adaptör v.s.) çok hızlı
değişebilir olmalıdır.
4) Kontrol edilecek her parça için test emniyeti
sağlamalıdır.
5) Duşlama çabuk ve emniyetyi olmalıdır.
6) Ağır parçaların yüklenmesi ve boşaltılması için
cihazda ek donanım olmalıdır.
7) Cihaz stabil olmalıdır.
8) Operatörlerin rahat çalışması için kabin, çadır
yöntemi değil, karanlık oda tekniği
kullanılmalıdır.
9) Ultraviyole lambalar büyük parçaların daha iyi hata
değerlendirmesi yapılabilmesi
amacıyla cihaz üzerinde hareketli olmalıdır.
10) Çok büyük ve kompleks parçaların kısmi
kontrollarının yapılabilmesi için
cihazdan yüksek akım kabloları ile bir çıkışın
alınabileceği mutlaka bir harici
devre olmalıdır.Bu şekilde cihazın yanında bir havuz
sistemi ve yüksek akım
kabloları ile ayrı bir çatlak kontrol ünitesi gibi
çalışılır. Cihaza yüklenemeyen ağır
ve uzun parçalar bu şekilde kontrol edilebilir.
11) Cihaz ileride üretilebilecek en büyük parça için
magnetik alanı oluşturabilecek
elektriksel güçteki bobinlere sahip olmalıdır.
Şekil-2.
Magnetik
Parçacık Testi Metodu ve Ekipmanları
Otomotiv ve iş Makinaları üreticileri eğer parçaları
kendileri işliyorlar ise; gerek
Magnetik Parçacık ve de gerekse sıvı penetrans yöntemi
ile parçaları işleme sonrası
çatlak kontroluna tabi tutmaktadırlar.Son yıllarda
parçaların et kalınlıklarının
azaltılması yönündeki çalışmalar sfero ve gri döküm
parçalarda çatlak kontrolunu ön
plana çıkarmıştır. Gri dökme demir parçalar özellikle
fabrika içerisindeki taşıma
operasyonları sırasında düşmelere ve çeşitli darbelere
maruz kalabilmektedirler. bu
amaçla et payları ince Rulman yuvaları ve karterler,
tahrik kutuları, çeşitli kapaklar.
Volan muhafazaları, dişli kutularında çatlaklar
meydana gelebilmektedir. Yine yanlış
model dizaynı veya maça sıkması gibi çok çeşitli
nedenlerle gri dökme demir
parçalarda sıcak yırtılma olayına rastlanmaktadır. Bu
durumda yeni ürün devreye
alma aşamalarında yapılacak olan Katılaşma simülasyonu
çalışmaları ile birlikte tüm
yeni ürünlerin çatlak kontroluna tabi tutulması (
Görsel Kontrol+Magnetik Parçacık
Yöntemi ile ) Dizayn aşamasına bir geri besleme
sağlamaktadır. İleride ortaya
çıkabilecek bir hata önceden tesbit edilebilmektedir.
Aynı durum çelik dövmeden
ferritik veya ferritik- perlitik matrisli küresel
grafitli dökme demir parçaların
üretiminde de uygulanmalıdır. Özellikle yolcu
otobüslerinde şasi bağlantı parçaları
olarak kullanılmakta ve yalnızca bağlantı bölgeleri
işlenerek, araçlara
takılmaktadırlar, bu nedenle kullanıcı firmalar
tarafından parça üzerinde çatlak asla
istenmemektedir. Kum şartları, kalıplama pratiği ve
özellikle de parçaların
temizlenmesi ve taşlanması aşamalarında çatlak oluşumu
riskini minimuma indiren
tedbirler alınmalı, parçaların dizayn ve üretim hata
türü ve etki analizleri bu riskler
gözönündü bulundurularak tasarlanmalıdırlar.
Çatlak kontrol bir döküm fabrikası için olmazsa olmaz
bir prosestir. Özellikle
Fren sistemi parçaları üreten bir
döküm fabrikasında bu
çok daha önemli bir olgu
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şekil-3.
Üniversal
Magnetik Parçacık Test Cihazının Görüntüleri
Radyografik ve Radyoskopik Muayene :
90’lı yıllara kadar tüm döküm parçalarda ilk devreye
girme aşamalarında
radyografik muayene geçerli idi. Firmalar parçaları
üreten döküm firmalarından her
kalıp gözünden olmak üzere, birer adet radyografi
filmi istemekte, bu filmi
dosyalarına koyarak, yeni ürün devreye girme aşamasını
tamamlamakta idiler. Fakat
seri üretim parçaları kendilerine ulaşıp, bunları
işleyerek çeşitli hataları görmeye
başladıkça ürünün yalnızca kendileri tarafından
kontrol edilmesinin kaliteyi
sağlayamayacağını öğrendiler. Önemli olan
döküm parça üreticisi
tarafından
proseslerinin kontrolu idi. Yaş kum kalıba döküm
teknolojisinde, bir parçanın sağlam
çıkması için binlerce değişken olduğu bugün herkes
tarafından kabul edilmektedir.
Dolayısıyle, yapılacak iş, üretimden belirlenen
aralıklarda veya partelerden belirlenen
adetlerde örneklerin alınarak hemen iç yapı
incelemelerinin yapılması ve sonuçların
anında üretime aktarılmasıdır. Yapılacak iş
belirlendiğinde, alınacak kontrol
sistemininde sınırları kendiliğinden ortaya çıkmış
olmaktadır.
Radyografik muayenenin prensibi ve kullanılan
ekipmanlarını gösteren şekil
aşağıda verilmektedir
(Şekil-4) .Fakat radyografik
muayenenin bir zamana ihtiyaç
göstermesi, film banyo gereksinimi, kompleks şekilli
parçalarda birden fazla
Şekil-4.
Radyografik
Muayenenin Prensibi ve Kullanılan Ekipmanları
pozlamaya ihtiyaç duyulması, Radyasyon tehlikesinin
daha fazla olması gibi
dezavantajları nedeniyle son yıllarla çok büyük
gelişmeler gösteren Radyoskopik
muayene sistemleri döküm üreticileri tarafından çok
tercih edilen sistemler olmuştur.
Aşağıda birer örneği verilen endüstriyel radyoskopi
sistemlerinde
(Şekil-5)
film
yerine kapalı devre kameraları kullanılmakta ve bu
özel kameralar sayesinde parçadan
geçen X- Işınları bir görüntü şiddetlendiriciden
geçerek bu kamera aracılığıyla
görüntü ekranına yansıtılmaktadır. Görüntüler daha
sonra eğer istenir ise bir
bilgisayar ve özel programlar ile işlenerek
kullanılabilmektedirler. Her türlü kayıt
sistemi mümkündür.
Şekil-5.
Endüstriyel
Radyoskopik Kontrol Sistemlerine Örnekler.
Diğer tahribatsız muayene tekniklerinde olduğu gibi bu
taknikte de insan çok
önemli bir parametredir. Muayenelerin mutlaka
uluslararası geçerliliğe sahip
sertifikalı elemanlarca yapılması gerekmektedir. Bu
sistemler Türkiye Atom Enerji
Kurumu tarafından denetlenmekte olup, özellikle son
iki yıl içerisinde Radyasyon
Sağlığına yönelik düzenlenen eğitimler ve Sağlık
Sigortası zorunluluğu, ülkemizdeki
tüm muayeneleri ve muayene yapan kişileri korumaya
yönelik tedbirlerdir.
Radylografik muayenelerde kullanılan değerlendirme
referans radyografları bu
sistemlerle de kullanılmaktadır. Aradaki tek fark
cihazın kontrol esnasındaki büyütme
faktörüdür. Bu oran hesaplandığında değerlendirmede
bir zorluk çıkmamaktadır.
Tekrar etmek gerekirse, bu sistemler final kontrol
cihazları olarak
görülmemelidir. Farklı sıcaklıklarda yapılan
dökümlerin değerlendirilmesi, pota başı
ve sonundaki gaz ve çekinti eğilimlerinin ortaya
çıkarılması, düşük ve yüksek
çözünmüş magnezyum ihtiva eden küresel grafitli dökme
demirlerin çekinti
seviyelerinin ortaya çıkarılması, gri dökme demirlerde
sıvı metalin çil derinliği ile
çekinti seviyeleri arasındaki bağlantının ortaya
konması, kullanılan sıcak
besleyicilerin boyutları ile çekinti seviyelerinin
ortaya çıkarılması gibi çalışmalarda
kullanılan çok önemli ve fakat yatırımı ve işletme
maliyeti pahalı sistemlerdir. Ancak
bu sistemler görerek üretim için şart olan
sistemlerdir. Bulgularınızı üretim
parametreleri ile üstüste koyduğunuzda aradaki farklar
size hatanın nereden
kaynaklandığını bulmanıza yardımcı olmaktadır. Yeni
ürün devreye almada bu
sistemlerin kullanımı ile kazanılan zaman inkar
edilmeyecek kadar büyüktür.
Son yıllarda özellikle araçların akson veya knuckle
tabir edilen ve aracın can
taşıyan parçaları olarak kabul edilen bu parçalar
dövme çelikten ferritik sfero dökme
demire dönmüşlerdir. ASTME E 192’ye göre Seviye 2’den
fazla çekinti boşluğuna
asla müsaade edilmeyen bu parçalarda ilk 10 000 parça
için % 100, daha sonrakiler
için ise % 10 kontrol şartı firmalar tarafından
istenmektedir. Bu da döküm firmalarını
son derece pahalı bu yatırımlara doğru itmektedir.
Eddy Akımları( Girdap Akımları ) Muayenesi :
Özellikle otomotiv firmalarının asla vazgeçemediği bir
yöntem olan girdap
akımları ısıl işlem sonrası tüm dişlilere ve
civatalara sertliklerini kontrol amacıyla
veya ısıl işlem derinliği tesbiti amacıyla kullanılan
bir yöntemdir. Döküm sektöründe
uygulaması çok sınırlı olan bu yöntemin şematik
gösterimi
Şekil-6’de
verilmektedir.
İletken bir bobine elektrik akımı uygulandığında,
bobinde bir magnetik alan oluşur,
Eğer iletken bir malzeme bu akım taşıyan bobine
yaklaştırılır ise, test parçasının
üzerinde bir girdap akımının oluşumuna neden
olur.Girdap akımının şiddeti alaşımın
veya metalin kimyasal bileşimine veya yapısal durumuna
bağlıdır. Eddy akımının
frekansının değiştirilmesi, bobin sistemi içerisinde,
parçanın yapısal durumunun bir
elektromanyetik parmak izinin elde edilmesini sağlar.
Bu ise yine alıcı bir bobin ile
cihaz tarafından alınır ve değerlendirilir. Parçanın
yapısal durumundaki bir değişim,
bileşimindeki bir değişim, malzemedeki karışım
durumları, karışmış durumdaki iki
parti üretim veya yanlış, yetersiz ısıl işlem Eddy
akımı sinyallerinin değişmesine
neden olur. Eddy akımları muayenesi gerek elektrik ve
gerekse manyetik olarak
iletken olan her tür malzemeye uygulanabilir. Bu
durumda Eddy akımları yöntemi
tüm metalik malzemeleri içine alır.
Eddy akımları yöntemi, mutlak değer veren bir yöntem
değildir. Tamamiyle
bir karşılaştırma yöntemidir.bu özelliği nedeniyle
döküm parçalarda +/- 10 HB ( 10
mm bilya ve 3000 kg yük) hassasiyetle ayrım mümkün
olabilmektedir. Fakat burada
sınırlayıcı nokta o parçaya uygun bobinleri bulmaktır.
Bu yöntemde malzemedeki
homojensizlikler, numunedeki boyutsal toleranslar,
bobinlerin sabitlenmesindeki
boyutsal değişimler ve sıcaklık değişimleri sonuçları
çok fazla etkilemektedir.
Özellikle gri dökme demir parçalarda sertlik ayırımı
başarılı bir şekilde yapılırken
sfero parçalarda örneğin küreselliğe göre ayırımda bu
kadar başarılı olunamamaktadır.
Ferritik – Perlitik parçaların kimyasal ve dolayısıyla
mikroyapı değişimleri cihazdan
küresellik için doğru değerlerin alınmasını
zorlaştırmaktadır. Fakat bu problem
Şekil-6.
Girdap
Akımları Yönteminin Şematik Gösterimi
tamamen perlitik ( örneğin krank millerinde )
parçaların küresellik esaslı ayrımlarında
ortadan kalkmaktadır.
Parçaların çok iyi taşlanmaları ve temizlenmeleri
gerekmektedir. Aksi taktirde
alınan sonuçlar güvenilirliğini yitirmektedir. Yine
her iki bobinin de çok iyi
yerleştirilmesi ve eğer mümkün ise ahşaptan bir
aparat( kestamit türü plastik
malzemeler de olabilir) üzerine sabitlenmesi
çalışmalara çok yardımcı olmaktadır.
Bazı parçaların bu yöntemle kontrolunu gösteren
Şekil-7, bu
cihazı kullanan veya
kullanmayı düşünenlere bir fikir verebilir. Tek bir
kontrol bobini kullanılabildiği gibi
birden fazla bobin kullanılarak da çalışılan
yöntemleri vardır. Bu sayede bir krank
mili veya kam milinin eddy akımları ile kontrolu ( ne
amaçla kontrol edilecekse)
mümkündür. Önemli olan kalibrasyonun çok iyi yapılması
ve devamlı olarak
kalibrasyonunun doğruluğundan emin olunmasıdır.
Şekil-7.
Girdap
Akımları Yöntemi Uygulamasına Örnekler.
Ultrasonik Muayene :
Çelik Döküm ve kaynakla şekillendirme imalat
yöntemlerinde kullanıldığı
kadar yaygın olmasa da ultrasonik muayenenin demir
döküm sektöründeki
uygulamaları da son yıllarda çok büyük gelişmeler
kaydetmiştir.
Şekil-8’da
Ultrasonik muayenenin prensiplerini şematik olarak
görebilirsiniz. Bir ultrasonik hata
algılayıcı cihaz, prob ve prob kablosundan ibaret olan
bu sistemde x- ekseni zamanı
Şekil-8.
Ultrasonik
Muayene Metodunun Şematik Gösterimi.
( veya mesafeyi) y ekseni ise alınan piklerin
şiddetini göstermektedir. Bu sistemde
malzemenin içerisine yüksek frekanslı ses dalgaları
gönderilerek malzemenin et
kalınlığı veya malzemenin içerisindeki gaz boşluğu,
katmer, çekinti boşluğu, kum
boşluğu gibi hatalar tesbit edilebilmektedir.
Ses dalgalarının her malzeme içindeki ilerleme hızları
farklıdır. Bu nedenle
cihaz öncelikle muayenesi yapılacak malzemeye göre
kalibre edilmekte ve daha
sonrasında muayene gerçekleştirilmektedir. Ultrasonik
hata dedektörleri ile demir
döküm sektöründe kumpas, komperatör gibi ölçü aletleri
ile ölçülemeyen et
kalınlıkları 0.1 mm hassasiyetle ölçülebilmektedir. Bu
amaçla hassas ölçüm yapabilen
T / R problar kullanılmaktadır. Yine uzunluğu yaklaşık
2 m olan aks dingillerinin et
kalınlığı ölçümleri de bu problar yardımıyla
yapılabilmektedir. Aks dingilleri, aks
kovanları, dişli kutuları ve diğer döküm parçalarda(
gri veya sfero) her türlü gaz
boşluğu ve çekinti boşluğu hataları da bu cihaz ve
problarla çok hassas olarak tesbit
edilebilmektedirler. Aşağıda
Şekil-9’da bu
ölçümlere örnekler verilmiştir. Özellikle
Çelik döküm için geçerli olan çatlak hataları da
ultrasonik muayene ile kolayca tesbit
edilebilir.
Ultrasonik muayenenin demir döküm fabrikalarında çok
yaygın olan diğer bir
uygulama alanı da bakım, periyodik kontrol, yedek
parça giriş kalite kontrol, döküm
plakası ve model giriş kalite kontrol alanlarıdır.
Şekil-9.
Ultrasonik
Muayene Uygulamasına Örnek.
Vakumlu soğutmalı değirmenlerin vakum tanklarındaki
incelmeler bu
yöntemle çok yakından takip edilip, zamanı geldiğinde
tanklar tamir edilebilmekte
veya değiştirilebilmektedir. Yine Gri-Sfero parça
ayırımında ses hızı farklılığına göre
malzeme ayırımında ultrasonik yöntem vaz geçilmez bir
kontrol aracıdır.
Ultrasonik hata dedektörleri son yıllarda küçülmüş ve
fonksiyonları da
artmıştır. Portatif, kolay taşınabilir ve uzun süreli
kullanıma imkan veren bataryalar,
kalibrasyonları çok kolay yapılabilen cihazlar
ultrasonik muayeneyi yeni elemanlara
sevdiren avantajlar arasında sayılabilir. Bu
avantajlar sayesinde birim zamanda
yapılan muayenelerin sayısı artmakta ve yine
güvenilirliği de artmaktadır. Bu
yöntemde operatörün yine uluslararası geçerliliğe
sahip bir sertifikalı eleman olması
ve tecrübesi son derece önemli bir parametredir. Işin
kalitesini birinci derecede
etkiler.
Demir dökümde özellikle döküm hatalarının tesbitinde
kompleks parçalarda
ultrasonik muayene yetersiz kalmaktadır. Yuvarlak
kesitli parçalarda, köşelerdeki
hatalarda, çekinti boşluklarının çok küçük seviyelerde
olması durumunda ancak
işlendiğinde işleme yüzeyinde çıktığında çok büyük bir
çaresizlik içine
düşülmektedir. Bu olumsuzlukları dışında ultrasonik
muayene yapılan yatırımı belki
de bir tek parti kontrolda geri alabilen, düşük
maliyetli, güvenilir bir metoddur.
Kaçak Testi:
Ultrasonik, sıvı penetrant, magnetik parçacık, girdap
akımları ve radyografi
gibi 5 tahribatsız muayeneye ek olarak kaçak testi de
işlenmiş ve işlenmemiş döküm
parçalara uygulanan ve temelde test sonrası parçalar
kullanıldığı için bir tahribatsız
muayene yöntemidir. Temelinde bir parçanın içine veya
dışına bir basınçlı su veya
hava tatbik edilerek parçadan kaçak olup olmadığının
kontrol edilmesi yöntemidir.
Örneğin işlenmiş bir motor blok kafasının belirlenmiş
şablonlarla tutturulup, içine
hava basılarak su dolu bir havuzda kaçak testinin
yapılması veya yine aynı prensibin
bu defa su dolu havuz olmadan basınç düşümünün
takibinin yapılması yoluyla
uygulanması gibi çeşitli uygulamaları vardır. Aşağıda
Şekil-10’de
bu muayene
metodunun temel uygulama şeması verilmektedir. Döküm
sektöründe bu şekilde
uygulamalar genelde işlenmiş parçalara
uygulanmaktadır. Fakat döküm parçalarda bu
uygulama, parçaların yüzeylerinin bu işlem için
yeterli düzgünlükte olmaması
nedeniyle yapılamamaktadır. Fakat tiner testi tabir
edilen test ile kaçak testi döküm
sektörünün vazgeçilmez bir muayene metodudur. Yine
bazı parçalarda girici
özelliğinin yüksek olması nedeniyle sıvı penetrant
yöntemindeki, kırmızı renkli sıvı
aynen tiner gibi kullanılarak testler
gerçekleştirilebilir.
Bu yöntemle, örneğin bir motor blokta yavaş soğuma
sırasında oluşan kaba
tane yapısından kaynaklanan sızdırma problemleri
ortaya çıkarılabilir. Yine motor
kafalarında da mutlaka uygulanan bir yöntemdir. çok
pahalı olmayan bir muayene
metodudur. Parçaya göre dizayn edilen aparat ve ölçme
cihazlarına gereksinim
duyulabilir. Hızlı bir metoddur. Motorun veya motor
kafasının ( hangi parça kontrol
edilecekse) gerçek çalışma şartlarını yansıtmaz(
sıcaklık, zamanla korozyon, yorulma,
sürünme v.s. ). Aracın çalışması sırasında daha
önceden ortaya çıkarılamamış
birtakım kaçak hataları çıkabilir. Bu nedenle % 100
güvenilir bir test değildir.
Şekil-10.
Kaçak
Testinin Şematik Gösterimi.
Kaçak testinin hidrostatik veya pnömatik olup
olmayacağına, nasıl bir kaçak
testi yapılacağına parçaya göre karar verilir. En
uygun kaçak testinin seçimi
sırasındaşu iki soru sorulmalıdır: bu kaçak testi
şüpheli yani bir parçada kaçak olup
olmadığının kontrolu için mi yapılacak yoksa bilinen
bir kaçağın yerini göstermek
için mi yapılacak? Diğer soru ise herhangi bir bilinen
spesifik kaçağın miktarını
ölçmek gerekli midir? Bu sorular bizim kaçağı tesbit
etmede hangi yöntemi
kullanacağımızı ve neye ihtiyacımız olduğunu daha iyi
anlamamızı sağlayacak
sorulardır. Örneğin bir kaçak testini bir sabun köpüğü
ile yaparken diğerini bir suya
daldırma şeklinde yapabiliriz. Yine başka bir kaçak
testinde de elektronik cihazlarla
basınç düşümünü ölçebilir veya kütle spektrometresi
kaçak testi metodunu
kullanabiliriz.Bu tamamiyle neye ihtiyacımız olduğu
ile ilgili bir konudur.
Sonik Kontrol:
Demir döküm sektörünün belki de en eski tahribatsız
muayene yöntemlerinden
birisi olan ve “Çan Testi” olarak bilinen bir metoda
dayanılarak geliştirilmiş bir
yöntemdir. Gri ve sfero dökme demire çekiçle
vurulduğunda, her iki malzemeden
çıkan sesler çok farklıdır. Eğer parça gri dökme demir
ise ses daha düşük bir tona
(düşük doğal rezonans frekansı) sahip olacak ve daha
çabuk zayıflayacaktır. Sfero
dökme demirde ise bunun tam tersi bir durum
gözlenecektir. Bu prensipten hareketle
üretilen sfero dökme demir parçaların sferolaşma
derecelerinin yeterli olup olmadığını
anlamak mümkündür. Parçaların doğal rezonans
frekanslarının ölçümünü yapabilen
çeşitli cihazlar geliştirilmiştir. Sferolaşmayı kalıp
içerisinde gerçekleştiren
dökümhaneler, bu tür cihazlar kullanarak, parçaların
küreselliklerini kontrol
etmektedir. Ancak burada % 100 kontrol şartı vardır.
Bu metodun avantajları; sfero
dökme demirlerin küreselleşme derecelerinin büyük bir
doğrulukla ölçülebilmesi,
ölçümün çok hızlı olması( otomatik de olabilir),
ölçümün ultrasonik muayenenin
aksine bir bütün olarak parçayı temsil etmesi, karışık
şekilli parçaların test
edilebilmesidir. Ayrıca yağ veya suya daldırma
gerektirmez. Çatlak ve curuf gibi
diğer hataların da tesbit edilebilmesi ve tamamen
otomatik hale de getirilebilmesi
yöntemin avantajlarıdır.
SONUÇ :
Ülkemiz Demir Döküm sektöründe Dünya pazarından daha
yüksek bir oranda
pay almak istiyor ise, demir dökümhaneleri yeni ürün
devreye alma sürecini
hızlandırmak istiyorsa bu yazımızda belirtmiş
olduğumuz tüm tahribatsız muayene
metodlarını çok iyi bilmeli, cihazlara sahip olmalı,
eğitilmiş insan gücüne sahip
olmalıdır. Aksi taktirde üretmiş oldukları parçalardan
asla emin olamazlar. Üretilen
ürünlerden ancak ve ancak tahribatlı ve tahribatsız
deneyler yaparak emin olunabilir.
Tahribatsız muayene cihazlarını eğer biz kendimiz
ihtiyacımızı karşılayacak şekilde
tasarlayıp üretiyor ve ürettirebiliyorsak, işte o
zaman bu cihazlardan azami fayda
sağlayabiliriz. Aksi taktirde pek çok cihazımız olur
ve o cihazla kontrol ettiğimiz ürün
üretimden kalktığında cihaz devre dışı kalır. Böyle
olmaması da bizim ileri
görüşlülüğümüz sayesinde olacaktır. Sektörel bazda
bilgi paylaşımı bu konuda şarttır.
TEŞEKKÜR :