|
DÖKÜM SEKTÖRÜ HAKKINDA BİLGİLER VE TÜRKİYE DÖKÜM
TARİHİ
(Kaynak: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği Web
Sitesi)
Metalurji ve Döküm
Sektörünün Tarihçesi
İnsanların metallerle tanışıp malzeme olarak kullanmalarının MÖ 6000
'den
önceki yıllara kadar uzandığına ait bulgulara dayanan tahminler
yapılmaktadır.
Bu devirlerde özellikle doğada nabit olarak bulunabilen altın ve gümüş
gibi
metallerin şekillendirebilme kolaylıklarından dolayı sadece tas,bardak
kupa
gibi basit eşyaların yapımında kullanıldığı tahmin edilmektedir.
Bakır metalinin tanınması da altın gümüş gibi önceleri nabit olarak
bulunanlardan kullanılmaya başlamakla beraber özellikle MÖ 6000
yıllarında
Mezopotamya'da Malahit (Yeşil renkli Bakır karbonat minerali)'den
bakırın
ergitme suretiyle elde edilip kullanıldığına dair,önemli ipuçları
mevcuttur.
Metallerin keşfi ve ilk kullanımının Mısır,Babil,Hint ve Çin
kültürlerinde
ilk kentlerinin kurulması böylece insanların tarım dışı işlerle ilk
defa
uğraşmaya başlamalarını teşvik etmiştir. Böylece sanat mesleklerinin
gelişmesi
hızlanmıştır. MÖ 3000 yıllarında Kıbrıs ve Anadolu'da çıkarılan,bakır
ve diğer
madenlerin kullanıldığı Mısır Sümer Medeniyetinde bakırın arsenik
kalay kurşun
ile alaşımlarından bronz alaşımı yapmak ve döküm yolu ile
şekillendirme
suretiyle Metalürji teknolojisi yerleşmeye başlamıştır. Yine bu
devirde
Mezopotamya'da çok ilginç olan(Çire Perdue) mum kalıp döküm yönteminin
geliştirildiği saptanmaktadır.
Demir metalinin bilinmesi de bronz kadar eski olmasına rağmen uzun
zaman tek
kaynak olarak meteoritlerden istifade edilmiştir. Ancak Bronz
(Tunç)çağının
kültürlerinin yok edilmesini izleyen bir soyutlama ve anarşi döneminin
ardından
yavaş yavaş demir çağı kültürlerinin ortaya çıkmaya başladığı
görülmektedir.
Küçük Asya'da Hititler hatırı sayılacak kadar çok demirden silah
kullanan ilk
topluluktur. Bundan dolayı Hititler yük-sek nitelikli demir işçiliği
ve sanatıyla
uğraşan ilk uygarlık olarak ün kazanmışlardır. Hititlerin daha bronz
çağında iken
demir işçiliği ile uğraştıkları tahmin edilmektedir. Ancak arkeolojik
bulgular
kesin olarak MÖ 1600 tarihlerinde Hititlerin demir madeni üretimi için
bir nevi
tekel idaresi kurmuş olduklarını demir ticaretini Devletin gözetiminde
ve belirli
kuralları içeren ticari anlaşmalarla örneğin,Asurlulara demir ihraç
etmiş
olduklarını ortaya koymaktadır. Bu dönemdeki demir işleme sanatını
demir
cevherlerinden katı halde redüksiyon ve yüksek sıcaklıklarda dövme
şeklinde
şekillendirme proseslerine dayanmaktaydı. Ergitme yolu ile Demir
cevherlerinden
demir üretimi MÖ 1400'lerden sonra Kafkasya'daki efsanevi Demirci halk
tarafından
geliştirilmiştir. Bu topluluk Hitit krallarının buyruğu altında Kafkas
yaylalarında zengin bakır oluşumlarının yanı sıra büyük demir cevher
yataklarının bulunduğu dağınık ormanlık bölgede yaşayan kavimler olup
bu
bölgelerde o dönemlere ait dökümhane
kalıntılarına rastlanmıştır.
www.atacelik.com Demir
döküm yönteminin MÖ 300 yıllarında Çin'de gerçekleştirdiği tahmin
edilmektedir.
Çin'de MÖ 200 ile MS.200 yılları arasında Khan
Hanedanı döneminde yapılmış olan
1400 o C üzerin-deki sıcaklıklara kadar çıkabilen büyük demir maden
ocağında
ergimiş demirin kalıplara dökülerek biçimlendirilmesinde başarılı
olduğu tahmin
edilmektedir. MÖ 800-500 yıllarına ait olduğu anlaşılan Avusturya'nın
Noricum
adıyla bilinen yöresindeki mezar kalıntılarından bronz ve demir
eşyalarının bulunması bu yörenin bir demir merkezi olduğunu
göstermektedir. Demir devrinin Avrupa'ya klasik ticaret kanalı olan
Balkanlar üzerinden Anadolu'dan çıkarak demir fırınları ve işçiliği
ile beraber ulaştığı anlaşılmaktadır.
Anadolu'da Dökümün
Tarihçesi
Anadolu tüm kültürlerin beşiği vazifesini gördüğü gibi dökümcülükte de
en eski olma özelliğini korumuştur.
Konya Cumra yakınında Çatal höyük kazısında MÖ 6000 yıllarında
Anadolu'da madencilik yapıldığı tespit edilmiştir.
Tokat Erbaa'da Gümüşlük mevkiinde yapılan sondajlarla araştırmalarda
galerilerde MÖ 3800 yıllarına ait ahşap kazıma ve taşıma el aletlerine
rastlanmıştır. Yine Kütahya Gümüşköy Aktepe bölgesinde MÖ 2400
yıllarında madenciliğin çıra ışığında yapıldığı tespit edilmiştir.
Alacahöyük'te yapılan kazılarda (1937) içinde % 9-17 arasında kalay
ihtiva eden MÖ 2400 yıllarına ait bronz parçalar bulunmuştur. Aynı
kazıda MÖ 3000 yılına ait altın kabzalı bir hançer bulunmuştur.
MÖ 1750-1450 yıllarında Hititler döneminde bronz ve bakırın bol
kullanıldığı tespit edilmekle beraber aynı yılda demir ticaretinin
yapıldığı tarihi kayıtlardan belirlenmiştir.
Tokat yöresinde -Ankara -Karaali ve Amasya-Gümüşköy bucağındaki
kazılarda 70.000 Ton ile 1.5 Milyon tonarası değişen cüruf haznelerine
rastlanmış, buradan alınan cüruf analizlerinden MÖ 1880 yıllarında çok
iy döküm yapıldığı tespit edilmiştir. MÖ 900-600 yıllarında Urartu'lar
Kuzey İtalya'daki Etrüskler'e -Yunanistan'a tunçtan
dökülmüş ürünler ihraç ettikleri tarihi belgelerden tespit edilmiştir.
MÖ 700-550 yıllarında Anadolu'da yaşayan FRİGLER zamanında döküm
tekniğinin çok yüksek olduğu bilinmektedir.
Osmanlı Dönemi Döküm ve
Metalurji Teknolojisi Gelişimi
Görüldüğü gibi metalürjinin önceleri ortaya çıktığı bölgeler Anadolu
civarı ve Anadolu ile iç içeilişkili olan bölgeler olup Türklerinde
Metalürji ile ilk uğraşan topluluklardan biri olduğu anlaşılmaktadır.
Anadolu Türk Uygarlıklarına gelindiğinde metalürji ve döküm
teknolojisinin 15.Asırdan sonra gelişme gösterdiğini görebiliyoruz. En
önemli gelişmenin MS 1450 yıllarında Padişah Fatih Sultan Mehmet
mühendis Saruca Bey ile Mimar Muslihiddin hoca ve o sırada Bizans'ta
çalışan ancak ücretinin az olmasından dolayı mühendis Saruca Beye
müracaat eden Macar asıllı top dökümcüsü ORBAN 'ın yardımları ile
İstanbul tophane mevkiinde ilk top döküm tesisinin de dev topların
dökümüne başlanmıştır. Bu tesis her ne kadar top gövdeleri dökümü için
geliştirildiyse de diğer askeri araçlarında yapımında önemli görevler
görmüştür. II. Beyazıt zamanında Tophane genişletilmiştir.
Osmanlı imparatorluğunun yükselme ve genişleme dönemi olarak önemli
bir bölümünde padişahlık yapan Sultan Süleyman (1520-1568) eski
Tophaneyi yıkarak yerine daha büyük ve daha modern tophanenin
kurulmasını sağlamıştır. Bu Tophane ve buradayapılan döküm
işlemlerinin teferuatıını Evliya Çelebi 1640'larda kaleme aldığı
Evliya Çelebi Seyahatnamesinden öğrenmek mümkün olmaktadır.
Diğer taraftan 1755 yılında Fransa elçisine tercüman olarak gelen
Baron de Tott tophanenin ıslah edilmesinde büyük katkısı olmuş ,hatta
1770 yılında İstanbul'a tekrar gelerek 1773 yılında Mühendishane-i
Berri Hümayun Topçu okulunun kurulmasında dolayısıyla bu günün İ.T.Ü.
kurulmasına ön ayak olmuştur.
Osmanlı dökümcülüğünün tek büyük dökümhanesi Tophane idi. Burada
resimhane, numunehane,
muayenehane, tüfekhane, kundakhane, tavhane, demirhane, çarkhane
(işleme atölyesi)nakkaşhane,
baskıhane gibi önemli bölümler vardı.
1862 yılında İstanbul'a gelen İngiliz elçisi eserinde Tophane'de yılda
300 Top döküldüğünü anlatmaktadır.
1835 yılında ölen hoca İshak efendinin 127 sayfa metin ve 60 sayfa
Teknik Resim çizimli Teknik Kitabında tamamı top dökümüne ait yakın
çağın teknolojik çalışmaları bulunmaktadır. Mühendishane-i Berri
Hümayunda (İ.T.Ü.) hocalık yapmış ,modern döküm ve sanayi konularında
ders vermiştir. Bu gün bu kitabın bir nüshası Askeri Müze
koleksiyonunda bulunmaktadır.
14 Nisan 1868 yılında Dökümcüler Şirketi kurularak ülkede yapılan
döküm işleri ayrıntılı şekilde izlenmiştir.
İstanbul'un fethinden sonra başlayan yeniçağ esasen Rönesans'ın Avrupa
toplumlarını hızlı bir şekilde etkilemesi sonunda bilim çağına girişi
de beraberinde getirmiştir. Bu dönem çok önemli keşiflerin yapıldığı
bir dönem olup aynı zamanda fizik,kimya,mekanik konularında ve temel
bilimlerde de önemli gelişmelerin
yapıldığı bir dönemdir. 1300 yıllarında Avrupa'da yaygınlaşmaya
başlayan Demir Metalürjisi, dövme yolu ile çelik üretimi ve dökümcülük
1600'lü yıllardan sonra çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Örneğin
daha 1630'da İngiliz David RAMSEY "Sert Demirinin Yumuşatılması" adlı
bir patentin sahibi olmuştur. 1720
yıllarında ünlü Fransız Bilim adamı ve Metalürjist olan R.A.F REAMUR
temper (maleabl) dökme demirin öncüsü olmuştur. İlk önce 1712'de
NEWCOMEN tarafından ortaya atılan fakat esas olarak 1770 yılında James
WATT tarafından başarılan buhar makinesi başta Orta Avrupa
toplulukları da olmak üzere sanayi devriminin de öncüsü olmuştur. Bu
gelişmeler özellikle 1850'lerde BESSEMER-THOMAS konverterleri ile
arkasından da SİEMENS-MARTİN ve elektrik ark fırınları sayesinde kitle
halinde ham demirden veya hurdadan doğrudan doğruya çelik üretiminin
sağlandığı metalürji ve döküm teknolojisinin en yüksek seviyede
olmasını sağlamıştır. Bu dönemde bir taraftan askeri amaçlı ürünlerde
gelişmeler olurken diğer taraftan ulaşım, enerji, yapı konstrüksiyon
gibi temel sanayi dallarında da demir çelik malzeme kullanımının
arttığı görülmektedir,bir taraftan kitle halinde haddeleme yolu ile
üretim diğer taraftan belirli şekil ve geometrik ürün bazında yapılara
sahip mamullerinde döküm yolu ile üretilmesi dönemine girilmiştir.
Avrupa'daki bu hızlı gelişme dönemine karşın Osmanlı döneminde de
cılız gelişmelere rastlanmaktadır. Bir taraftan Ergani Bakır madenleri
çalıştırılmaya başlanmış diğer taraftan demir malzeme üretimine de
geçilmiştir. Osmanlı İmparatorluğunda demir madenleri demir cevherinin
bulunduğu bölgelerdeki yerel
demirciler tarafından işlenmekte ve o günkü teknolojiye bağımlı olarak
dövme demir ve sertleştirilmiş çelik malzemelerin üretiminin yapıldığı
bilinmektedir. Demir madenlerinde devlet tarafından ayrıca bir nazır
bulundurup,devlet ihtiyacı olan demir malzemeleri ücretini ödeyerek
satın alma yolunu izlemekti. Bilhassa demir madenlerinde Tophane'de
dökülen büyük boyutlu toplarda kullanılmak üzere demir gülleler nazır
nezaretinde yerinde dökülür ve gerekli yerlere gönderilirdi. Kığı
Madenlerinden üretilen Demir güllelerin buradan önce Trabzon'a oradan
da gemilere nakledildiği resmi yazışmalarda mevcuttur.
Avrupa'daki teknolojik gelişmeler karşısında Osmanlı İmparatorluğunda
da baş gösteren ıslahat hareketleri sonunda öncelikle askeri
malzemeler üretiminde devrin modern teknolojisini kullanabilen Demir
Çelik üretim ve imalat tesislerine ihtiyaç duyulmuştur. Bu açıdan
İstanbul Hasköy civarında (Gülle) humbarhane kurulması ile
Zeytinburnunda Baruthane yakınlarında demir madeni çıkarılan
bölgelerde üretilmiş piklerle çalışmak üzere demir fabrikasının
kurulması izlemiştir. 1839 Tanzimat
fermanının okunmasından sonra Zeytinburnu'ndaki demir fabrikasının
büyütülmesi söz konusu olmuştur. 1848 'de bu fabrikalarda üretilen
malzemelerle çelik gövdeli gemiler yapılabilmiştir. 1900 yıllarının
başında özellikle gemi yapımındaki gelişmeler için Camialtı
Tersanesinde Demir ve Döküm tesisleri inşa edilmiştir. Tesiste 2 adet
5 Tonluk siemens martin fırını ile 1 adet döner fırın demir çelik
döküm üretimi için kullanılmıştır.
Mondros Antlaşması gereği tersaneler ve askeri amaçlı fabrikalar
kapatılmıştır. Bunun sonucu olarak (kalafat ) tamir ve bakım amacı ile
Galata ile Hasköy arasında Kalafatçılar bölgeleri oluşmuş ve döküm
sanayi çok ilkel şartlarda buralarda sürdürülmeye çalışılmıştır.
Dünya Döküm Sektöründeki
Gelişmeler
Döküm sektörü ürünlerinin cinsi,miktarı ve kaliteleri toplumların
ekonomik
yapıları ile değişim göstermektedir. Sanayileşmekte olan toplum
yapılarından
öncelikle döküm ürünlerinin konut, ulaştırma, kent alt yapıları ve
tarım aletleri
alanlarında yoğunlaştığı görülür. Sanayi açısından ileri gitmiş
ülkelerin kaçınılmaz
olarak milli gelir düzeylerinin artmış olduğu ve hatta refah toplumu
olarak
isimlendirildikleri bir gerçektir. Sanayileşme olgusuna paralel olarak
da döküm
sektörü ürünlerinin alt yapılardan daha ziyade ara malı üreten
(enerji,madencilik,
kimya,ana metal sanayi gibi) sanayi sektörleri ile özellikle (Madeni
eşya elektrikli
veya elektriksiz makine imalatı ,otomotiv gemi gibi) yatırım malları
ve dayanıklı tüketim malı üreten sanayi sektörleri tarafından cins ve
miktarı artarak talep edilmeleri söz konusu olmaktadır.
Özellikle 1950-1973 dönemi içerisinde dünyadaki sanayi gelişimine
paralel olarak
(tabii ki başta endüstrileşmiş ülkelerde olmak üzere) döküm sektörü
ürünlerinde daha
fazla ,daha büyük,daha hızlı daha kaliteli üretim düşüncesi döküm
teknolojisinde çok
önemli gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Tabii ki ileri
teknolojilerin uygulanması
sonucunda dökümhaneler beceri ve görgüye dayalı işyerlerinden fabrika
hatta fabrikalar zinciri şeklinde oluşan tesisler haline gelmişlerdir.
Döküm tesislerinde kullanılan teknolojik yapılar. Döküm ürünlerinin
miktarını geometrisini boyut hassasiyetini üretim verimliliğini
etkileyen pek çok faktörü de beraberinde getirdiği için mühendislik
hizmetlerinin artışını sağlamıştır.
Metalik malzemeden döküm yoluyla üretilmiş bir mamulde ,kullanılan
metal veya alaşımının dökülebilirliği işlenebilirliği
,kaynaklanabilirliği ,yüzeyinin metalik veya metalik olmayan
malzemelerle kaplanabilirliği gibi mühendislik özelliklerinin yanı
sıra ürünün mukavemeti,tokluğu ,ısıya ,korozyona dayanımı gibi
özelliklerde tamamiyle döküm mikro yapısı ile malzemenin iç yapısına
(metalografik yapı) göre oluşmaktadır. Belirli kimyasal bileşime sahip
seçilmiş metal veya alaşımların döküm sonrası oluşacak makro ve mikro
yapılarının istenen özellikler ortaya çıkarabilmesi(bileşim,ergime
tekniği,rafinasyon, gaz giderme veya deoksidasyon ,inokülasyon döküm
sıcaklığı ,katılaşma kinetiği gibi) metalürjik faktörlerin hassas ve
çabuk kontrollerini gerektirir. Bu faktörleri etkileyen model
,kalıp,maça,döküm sıyırma ,temizleme ve ısıl işlemler gibi
proseslerdeki değişimlerinde çok yakından izlenmesi ve kontrolleri
gerekli olmaktadır.
Ancak 1973 ve 1979 petrol bunalımları sonucu (enerji krizleri) Dünya
ekonomisinde hiç
beklenmeyen duraklama ve üretim tüketim azalmalarının meydana geldiği
dönemde ortaya çıkan sanayi yönetimi yüksek verimlilik ,enerji
tutumluğu maliyet düşürücü yönlerde yoğunlaşmıştır. Bilhassa 1950-1970
döneminin hızlı gelişimi boyunca malzeme konuları başta olmak üzere
elektronik,otomatik kontrol ve bilgisayar teknolojileri üzerinde
yoğunlaşan araştırma geliştirme çalışmalarının sonuçları özellikle
ileri seviyede endüstrileşen ülkeler tarafından teknolojiye çok çabuk
şekilde aktarılmaya başlanmıştır. Diğer taraftan çalışma
koşullarındaki değişimler ücret artışları ,sosyal güvenlik ve çevresel
etkiler dolayısıyla ortaya çıkan sorunlar yeni üretim ve yönetim
felsefelerinin ortaya çıkmasında etken olmuştur.
Özellikle 70'li yıllar boyunca sanayide çok ileri teknolojileri
kullanan sanayi üretiminin daha ziyade ihracata dönük şekilde organize
edildiği ülkelerde yüksek verimlilik enerji tutumluluğu maliyet
minimizasyonu ve çevre korumada en yüksek seviyede başarıldığı
görülmüştür. Bu gelişmelerde bilgisayar destekli ve kontrollü planlama
,üretim kalite kontrol ve satışa kadar geçen zincir dizisinde alınan
başarılı sonuçların daha da geliştirilmesi çok önemli etken olmuştur.
Bu gelişme incelendiğinde yönetim felsefelerinde önemli değişimlerin
olduğu görülmektedir. Buradaki değişimler sıfır hatalı ,sıfır stok
prensibini getiren "Yalın üretim" veya "Esnek üretim" adı verilen
müşteri tüketici isteklerini ön planda tutan bir üretim şeklindedir.
Bu gelişmeler döküm sektörünü en yakından ilgilendirmektedir.
Zira çeşitli sanayilere ara malı arz eden döküm sektöründen talepler
,ürünlerde daha dar limitli toleranslar,bileşimler,boyutlar yüzey
düzgünlüğü yanı sıra iç yapı mükem-melliği üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Malzemeler açısından da daha hafif sanayi ürünlerinin üretilmesine
dönük olarak yüksek mukavemetli fakat çok soğuk veya yüksek
sıcaklıklarda mukavemetin yanı sıra tok esnek kaynaklanabilme
özellikleri geliştirilmiş ,korozyona ve aşınmaya dayanım değerleri
yükseltilmiş metalürjik ürünler önem arz etmeye başlamıştır. Bu
gelişmelere paralel olarak döküm sektöründe ;üretimde entegrasyon
otomasyon kalite güvencesi verimlilik,maliyet minimizasyonu konuları
ağırlık kazanmıştır. Ancak metalürjik açıdan kalite geliştirme
çalışmaları da çok hızlı devam edegelmiştir. Bu gelişmeler sayesinde
örneğin dökme demir malzemelerde ,lamel grafitli dökme demir ve temper
dökme demir malzemeler yerine
küresel grafitli dökme demirlere doğru kaymalar meydana gelmiştir. Bu
durum Tablo 3'de ve bazı ülkeler içinde Şekil 1 de gösterilmiştir.
Ayrıca Tablo 4'de demir dışı metal sektörünün yıllara göre değişimi
verilmektedir. Tablo 5'de ise 1995 yılı itibariyle ülkeler açısından
Dünya döküm üretimi gösterilmiştir.
Endüstriye girişleri 1950'lere dayanan küresel grafitli dökme
demirlerde bileşim,modülleştirme nakülasyon ısıl işlem proseslerindeki
değişik uygulamalar ile yepyeni özelliklerde malzemelerin günümüzde
üretimine ağırlık verildiği görülmektedir. Çelik dökümlerde de
geleneksel sade karbonlu çelik döküm malzemelerin yanı sıra az
alaşımlı ısıl işlem uygulanabilir ve mühendislik özellikleri üstün
seviyelere çıkarılan tipler ile korozyona ,aşınmaya dayanıklı,yüksek
ve düşük sıcaklıklarda mühendislik özellikleri geliştirilmiş yüksek
alaşımlı örneğin paslanmaz ve ısıya dayanıklı çelikler gibi çelik
döküm malzemeleri daha yoğun kullanılır hale getirilmiştir. Özellikle
1970'lerden sonra ;bilhassa sade karbonlu
ve az alaşımlı çelik döküm malzemeler yerine kaynak edilebilir
normalize edilmiş ,küçük taneli ve yüksek akma dayanımına sahip çok
düşük sıcaklıklarda tokluğu yüksek mukavemetli az alaşımlı düşük
karbonlu ve V,Nb,Tİ gibi elementlerle çok az miktarda
alaşımlandırılmış mikro alaşımlı çelik döküm malzemelerinin
geliştirildiği izlenmektedir.
demir ve çelik döküm üretim azalmasından kaliteye yönelimin yanısıra
sovyetler birliği ve doğu bloku ülkelerindeki siyasal ve ekonomik
dalgalanmalarında önemli sebep olduğu unutulmamalıdır. Bu değişim
sürecinde "Kalite kontrol" olarak algılanan üretim sonrası hatalı
ürünleri ayıklamayı hedefleyen sistem önceleri kalite çemberleri fikri
ile başlayıp proses kontrole birleştirilen ,daha sonra da bu
birleşmeler toplam kalite kontrol sistemi şeklinde uygulanmaya
başlamıştır. Günümüzde ise tüm ülkeler için hatta serbest Pazar
ekonomisinin vazgeçilmez üretim felsefesi olarak benimsenen
"Toplam kalite güvencesi" veya "Toplam kalite yöntemi" Sanayii 21.asra
taşımaktadır.
Günümüzde,bilgisayar teknolojisi de dökümcülük sektöründe yerini
almıştır. Masa üstü dökümcülüğü diye tabir edilen yöntemle dökülecek
olan parça önce bilgisayar ortamında dizayn edilmekte,parçanın döküm
aşamasında karşılaşacağı ısı gradientleri ,gerilmeler çekintiler,simüle
edilebilmekte ve daha parça ortaya çıkmadan meydana gelecek arızalar
giderilmekte ve parça dizaynı geliştirilebilmektedir.
Bu yönetim felsefesi tüketiciyi yani insanın yaşam standardının
geliştirilmesinde kendi isteklerini ön plana çıkaran devamlı gelişmeyi
sağlayan ,hem üreten hem de tüketen insanın düşünsel yönden kendini
yenilemesini hedefleyen bir modeli içermektedir. Bu modelde kaynak
kullanımı ,ürün çeşitlenmesi üstün kalite, düşük maliyet ve belki de
en önemlisi çevreye saygı unsurları bir arada sanayiye biçim verecek
tarzda organize edilebilmektedir. Bu gelişmenin ışığı altında gerek
yönetimde gerekse üretimde yer alan insanın 21.YY'a hazırlanmasında
çok önemlidir.
Sanayinin özellikle ekonomik gelişmeyi yakından ilgilendiren yatırım
malı ve dayanıklı tüketim malı üreten sanayilerin ana girdilerini
oluşturan ,başta demir çelik ve demir dışı metaller döküm sanayi
üretim yönetiminin de yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda
kendisini yenilemeye çalışması gerekmektedir.
DÜNYA DÖKÜM ÜRET İMİNİN
LİDERLERİ
KİMLERDİR?
Y. Ziya KAYIR
Metalurji Mühendisi
KOSGEB 06935 Sincan/Ankara
Özet:
Modern metalurji,
Anadolu’da doğdu.
Bakır
alaşımlarının
izabesi, MÖ 4000 ‘li yılların
ortalarında
keşfedildi.
Dünya Döküm Sanayi
38. Sayım
Sonuçlarına
göre; 2003 yılında,
mevcut 35 bin dökümhanede 73,5 milyon ton döküm üretimi gerçekleştirilmiştir.
Dünyanın
başta
gelen ilk 10 döküm üreticisi; Çin, ABD, Rusya,Japonya, Almanya,
Hindistan, Fransa, İtalya,
Brezilya ve Meksika’dır.
Çin ve ABD, dünya döküm üretiminin yüzde 40’ını
gerçekleştirmiş,
ilk 10 döküm üreticisi ülke dünya döküm üretiminin yüzde 82’sini
üretmiştir.
Dünya döküm üretiminin yakla şık
yarısı
pik döküm, yüzde 20’si
sfero döküm, yüzde 7’si çelik döküm, yüzde 13’ü alüminyum döküm kalan
yüzde 10’u da diğer
demir dışı
dökümlerden oluşmaktadır.
Çin’in döküm sektörünün üretimi son beş
yılda
yüzde 70’in üzerinde büyüme göstermiştir.
Türkiye, 1.057 dökümhanesiyle dünyada 8. s ırada,
955.000 tonluk döküm üretimiyle de dünyada 16. Avrupa’da ise 6. sırada
yer almıştır.
2003 yılında,
Türkiye döküm üretiminin yüzde 62’si pik döküm, yüzde 20’si sfero
döküm, yüzde 12’si çelik döküm, yüzde 5’i alüminyum döküm yüzde 1’i de
diğer
demir dışı
dökümlerden oluşmuştur.
Dünyada üretilen döküm ürünlerinin ortalama da ğılımına
göre Türkiye’de alüminyum ve hafif metaller dökümünün dünya ortalamasının
altında
olduğu,
pik, sfero ve çelik dökümün ise dünya ortalamasının
bir miktar üstünde olduğu
söylenebilir. Stratejik açıdan,
enerji fiyatlarının
sürekli arttığı
dünyamızda
ülkemizin hafif metallerin dökümündeki kapasite ve deneyim açığını
kapatması
yararlı
olacaktır.
Dünya döküm
üretiminin liderleri, Çin, ABD, Rusya, Japonya, Almanya, Hindistan ve
İtalya’dır.
alüminyum.
1 .
GİRİŞ
Döküm yöntemiyle ürünlerin
şekillendirilmesi
çoğu
zaman diğer
yöntemlere göre çok daha ucuza mal olmaktadır.
Bu açıdan
döküm yöntemi rakipsizdir. Döküm sektöründe üretilen ürünlerinin
cinsi, miktarı
ve kaliteleri toplumların
ekonomik yapılarıyla
değişim
göstermektedir. Sanayileşmekte
olan toplumlarda, döküm ürünlerinin öncelikle konut, ulaştırma,
kent alt yapıları
ve tarım
aletleri alanlarında
yoğunlaştığı
görülür. Sanayileşme
olgusuna paralel olarak da döküm sektörü ürünlerinin alt yapılardan
ziyade ara malı
üreten; enerji,
madencilik, kimya, ana metal sanayi gibi sanayi sektörleriyle madeni eşya,
elektrikli veya elektriksiz makine imalatı,
otomotiv, gemi gibi yatırım
malları
ve dayanıklı
tüketim malı
üreten sanayi
sektörleri tarafından
cins ve miktarı
artarak talep
edilmeleri söz konusu olmaktadır.
Bu özellikleriyle döküm sektörü sanayile şme,
ekonomik ve sosyal gelişmenin
anahtarı
durumunda olan önemli bir
sektördür.
2. DÜNYA DÖKÜM ÜRET İMİ
Dünya Döküm Sanayi 38. Say ım
Sonuçlarına
göre; dünyada mevcut 35 bin dökümhanede 2003 yılında
73,5 milyon ton döküm üretimi gerçekleştirilmiştir.
( Tablo-1, 2 )
1 Dünya döküm
üretiminin parasal karşılığı
yaklaşık
170 milyar dolardır
ve bu sektörde istihdam edilen kişi
sayısı
2 milyon civarındadır.
Dünya döküm üretiminde ilk on sırada
yer alan ülkeler; Çin (18 milyon ton ), ABD ( 12 milyon ton ), Rusya
(6,3 milyon ton ), Japonya ( 6,1 milyon ton ), Almanya ( 4,7 milyon
ton ), Hindistan ( 4 milyon ton ), Fransa ( 2,5milyon ton ),
İtalya
( 2,4 milyon ton ), Brezilya ( 2,2 milyon ton ) ve Meksika ( 1,8
milyon ton ).’dır.
1
Modern Casting Aralık
2004, Dünya
Döküm Sanayi 38 Sayımı
Çin ve ABD, dünya döküm üretiminin yüzde 40’ ını
gerçekleştirmiştir.
2003 yılında,
ilk 10 döküm üreticisi ülke dünya döküm üretiminin yüzde 82’sini
üretmiştir.
dünya döküm üretiminin yaklaşık
yarısı
pik döküm, yüzde 20’si
sfero döküm,’ yüzde 7’si çelik döküm yüzde 13’ü alüminyum döküm kalan
yüzde 10’u da diğer
demir dışıdökümlerden
oluşmuştur.
www.atacelik.com Türkiye, 1.057 dökümhanesiyle dünyada 8. sırada,
955.000 tonluk döküm üretimiyle de dünyada 16. Avrupa’da ise 6. sırada
yer almıştır.
Türkiye’de döküm üretiminin yüzde 62’si pik döküm, yüzde 20’si sfero
döküm, yüzde 12’si çelik döküm, yüzde 5’i de alüminyum döküm yüzde 1’i
de diğer
demir dışı
dökümlerden oluşmuştur.
Döküm ürünlerinin en önemli kullan ıcıları
makine imalat sanayi,
elektrikli cihaz ve makine sanayi, taşıt
araçları
( otomotiv ) ve in şaat
sektörleri olup bu sektörümüzde 20.000 kişi
çalışmaktadır.
|