Demir elementinin
özellikleri
Arı halde gümüşsü beyaz renkli bir
metal olan demir (Fe), dünyada ki metaller içinde en bol bulunanların
ikincisi, elementler arasında ise dördüncüsüdür. Yeryüzünün çekirdeği,
büyük miktarda metal demirden yapılmıştır. Ancak, yeryüzü kabuğunda
demir, öteki maddelerle tepkimeye girmiş durumdadır. Arı durumda çok
seyrek bulunur: Yalnızca bazı göktaşlarında ve bazaltlı kayalarda.
Tüm bitkilerin, hayvanların ve
insanların, yaşamak için demire ihtiyaçları vardır. İnsanlarda en
büyük demir yüzdesi, kırmızı kan hücrelerinde bulunur. Hemoglobinin
temel bölümlerinden birini oluşturur. Kasalarda ve dokularda, küçük
miktarlar halinde bulunur.
Demirin kimyasal simgesi olan Fe,
latince “demir” anlamına gelen ferrum’ dan türetilmiştir. Demirin
atom numarası 26, atom ağırlığı 55,85 ve özgül ağırlığı 7,86’ dır.
Demir, küçük iğnelerden dev
yapılara kadar, binlerce işlenmiş ürünün ana maddesidir. Kükürt ve
oksijen gibi metallerle kolayca birleşir. Başka herhangi bir metalden
çok daha büyük miktarlarda, alaşımlarda kullanılır. En yararlı ve ucuz
metallerden biri olan çelik, demire küçük bir miktar karbon
katılmasıyla elde edilir.
Topaz,
turkuvaz ve lal taşı dahil, çeşitli değerli taşların kapsamında deri
vardır.
DEMİR FİLİZLERİ
Demir, yer kabuğunda
büyük miktarlarda bulunan birçok yükseltgenmiş minerallerden
ergitilir.
Bu
mineraller arasında hematit, magnetit, limonit ve karbonat sideriti
sayabiliriz.
Hematit
(Fe2O3), yüzde 70 demir, yüzde 30 oksijen
kapsayan bir filizdir. Adı, kan kırmızısı renginden ötürü yunanca
“kan” sözcüğünden türetilmiştir. Hematit, bazen eşkenar paralel yüzlü
biçiminde, bazen bir gül yapraklarına benzeyen ince tabakalar halinde,
bazen de boya maddesi olarak kullanılan ve topraklı kırmızı bakır
filizi diye adlandırılan bir toz halinde bulunur.
Magnetit (Fe3O4), adını magnetit özelliklerinden
alan ve yüzde 72 demir kapsayan en zengin demir filizidir. Eşkenar
paralel yüzlü ve sekiz yüzlü sistemlerde billurlaşır. Magnetit su ve
çözelti halindeki gazların kimyasal olarak aşındırmaya uğrattığı
olivin ve biyotit gibi kayaların değişiminden de oluşur.
Limonit
filizi, dünya demir üretiminde oldukça önemli bir yüzde oluşturur. Her
bir limonit örneğinde ki demir yüzdesi, bulunan su molekülleri
sayısına bağlıdır. Öteki demir filizlerinin değişimiyle oluşan limonit
çoğunlukla demirli su çözeltileri yataklarındadır. Demir bakterisi
adıyla bilinen küçük organizmaların hareketi de büyük miktarlarda
limonit yatakları oluşumuna yol açmaktadır. Avrupa’ daki en büyük
yataklar olan Alsace-Lorraine yatakları böyle oluşmuştur.
Siderit, FeCO3 formülüyle gösterilen ve yüzde 43 demir
kapsayan bir demir II karbonattır. Billurları eşkenar paralel
yüzlüdür. Siderit değişimi uğramadığı sürece beyazdır; ama
yükseltgenliğinde (oksitlendiğinde), rengi sarı ile ya da
kahverengiyle dönüşür. Siderit, çeşitli türlerde tortul kayalarda
birleşme ya da kayaların kimyasal değişmeleri sonucu oluşur.
Mika,
formülü FeO(OH) olan bir demir hidroksittir. Limonit ile birlikte
bulunur. İğne biçiminde billurlar ya da tabakalar halinde rastlanır.
Prittien de (demir disülfür, FeS2 büyük miktarlarda demir
çıkarılır. Prit, kavurma denilen bir süreçle, kükürt dioksit yapmak
için bol hava ile yakılır. Kükürt dioksit, daha sonra, demir
çıkarılmasına elverişli olan sülfürik asit ve demir oksitler
oluşturmadan kullanılır.
DEMİR YATAKLARI
A.B.D.
en büyük demir üreticisidir. Hemen her eyalette demir bulunur. Ancak,
en önemli yataklar Michigan, Minnessota ve Wisconsin’ deki hematit
filizleridir. Dünya yüzeyindeki insan yapısı en geniş delik,
Minnessota’ da Hibbing yakınlarındadır ve bir de demir madeni yüzünden
açılmıştır. Lorraine’ deki büyük limonit yatakları, Fransa için zengin
ve ekonomik bir demir kaynağı oluşturur. Rusya’ daki başlıca yataklar
Urallar’ da Perm’ de ve Ukrayna’ da dır. Britanya’ da demir filizi
yatakları, Midlands ve Kuzey İngiltere kömür havzaları arasında yer
alır. İsveç, Almanya, İspanya, Lüksemburg, Kanada ve Hindistan’ da
geniş yataklar vardır. Son yıllarda Afrika’ da da geniş demir
yatakları ortaya çıkarılmıştır.
Birçok
demir filizi yatağının geçmişi, bir yükselme ve düşüş öyküsüdür:
Birçoğu, yüzyıllarca işletildikten sonra bırakılmış,
ötekiler,yüzyıllarca ilgi çekmedikten sonra gün ışığına çıkarılmıştır.
Geçmişte çıkarma teknikleri, yüksek nitelikli metalin yalnızca çok arı
haldeki filizlerden çıkarılmasına olanak sağlayacak düzeydeydi
Bugün
metal işleme tekniklerindeki gelişme nedeniyle bir yatağın kazanç
getirici sayılabilmesi için büyük olması ve açık tavanlı madenciliğe
elverişli olması gerekir.
DEMİR BİLEŞİKLERİ
Demirin başlıca bileşiklerindeki yükseltgenme sayıları +2 ve +3’ tür.
Havada oksijenle demir oksit oluşturacak biçimde bileşir. Oldukça
kararsız olan bu bileşiğin demir (III) oksit denilen ferrik oksit’ e
(Fe2O3) dönüşme eğilimi vardır. Ferrik oksit,
demirin havası bol bir ortamda yakılmasıyla elde edilir. Ferro sülfür’
ü (FeS) de kapsayan sülfürleri, hidrojen sülfürün (H2S)
amonyaklı ortamda demir tuzları ile etkileşiminden oluşur.
Demirin
sülfürik asitte çözünmesiyle, soluk yeşil renkli ferrosülfat [Fe2(SO4)3]
oluşur. Ferrosülfat hava ile temas ettiğinde hızla, kahverengi ferrik
sülfata dönüşür. Demir hidroklorik asit (HCI) ile birleşince, susuz
halde beyaz renkli, dört hidrojenli haldeyse yeşil renkli ferro klorür
(FeCI2) oluşur. Demir klorla tepkiyince yer yer yeşile
çalan ve siyahımsı-kırmızı renkli bir bileşik olan ferrik klorür
oluşur.
|