Alçı:
Kalsiyum sülfat hemihidrat bileşiği olan ve ıslatılıp
kurutulduğunda sertleşerek çabuk donan, beyaz renkli ince
alçıtaşı tozudur. Kalsiyum sülfat dihidrat ya da alçıtaşının 120°
-180°C’ ye kadar ısıtılmasıyla elde edilir. Bileşimin donmasını
geciktirici bir katkı maddesi eklendiğinde kaba ya da ince sıva
adını alır.
Eski çağlardan beri kullanılmakta olan alçıya, alçıtaşının sıva ve
çimento yapmak üzere ilk kez Paris yakınlarında kullanılmış
olmasından ötürü “Paris sıvası” adı da verilir.
Alçı Kalıp:
Alçı kalıp 18. yüzyılda pişmiş toprak kalıpların dökümüyle
beraber yaygın biçimde kullanılmaya başlandı, fakat alçı
kalıpların 3000 -4000 yıl önceye kadar Çinliler tarafından
kullanıldıkları bilinmektedir.
Alçı kalıplar büyük oranla bakır ve alüminyum alaşımları gibi
düşük sıcaklıkta eriyen demir dışı malzemelerin dökümünde
kullanılır. Eğer kalıp modellemesi için mum gibi düşük dayanımlı
malzemeler tercih edilirse, kum gibi dövülerek sıkıştırılan kalıp
malzemeleri uygun olmadığından başlangıçta sulu harç halinde olan
alçı tercih edilir.
Alçı kalıplar, bir bölüm yüzeyine sahiptirler ve en az iki veya
daha çok parçalı olarak dizayn edilirler. Kullanılacak kalıp
malzemesi için 100 ölçü alçı ile 160 ölçü su krem kıvamına
gelinceye kadar karıştırılır. Kalıp malzemesi içine, kalıbın
çatlamaması için %20 oranında talk, katılaşma süresini uzatmak
içinse kaolin ve magnezyum oksit gibi katkılar eklenir. Kalıbın
dayanım ve genleşme gibi özelliklerini kontrol edebilmek için
kireç, çimento, asbest elyaf, silis unu gibi maddelerde
kullanılabilir. Eğer, kalıp hazırlanırken karıştırma hızı
normalden fazla olursa harcın içine hava gireceğinden gözenekler
oluşabilir; karıştırma hızı normalden yavaş olursa harç
katılaşabilir.
Alçı başlangıçta yarı sulu haldedir ( CaSO4 . ½ H2O ). Harcın
katılaşması esnasında alçı, su ile reaksiyona girerek CaSO4. 2H2O
haline dönüşür. Sulu harcın model üzerine dökülmesini izleyen
birkaç dakika içinde gerçekleşen ilk sertleşmeden sonra model
kalıptan çıkarılır ve kalıp 200° sıcaklıkta kurutulur. Bu şekilde
tüm suyu giden kalıp, Susuz kalsiyum sülfat (CaSO4 ) haline
dönüşür. Kurutulmuş kalıptan tekrardan nem alınması önemli
önemlidir. Nem, alçının düşük olan gaz geçirgenliğini olumsuz bir
şekilde etkiler. Alçı kalıplar çok kırılgan olduklarından ötürü
taşıma sırasında özen gösterilmelidir.
Alçı kalıba dökümün üstünlükleri:
-
Üretilen parçaların döküm yüzeyleri çok temiz olup, 0,008 – 0,010
mm/mm’ ye ulaşan dar toleranslar elde edilebilir.
-
Alçının ısı iletimi düşük olduğundan, soğuma yavaş ve üniform
olur.
-
Büyük kesit farklılıklarının bulunduğu karmaşık parçaların dökümü
için uygundur.
-
Hızlı soğumanın gerektiği bölgelerde soğutma plakaları
yerleştirilebilir.
Alçı kalıba dökümün sınırları:
-
Alçı kalıpların en zayıf yönü gaz geçirgenliklerinin düşük
oluşudur. (Geçirgenliği arttırmak amacıyla değişik teknikler
geliştirilmiştir.)
-
Bu yöntemle 10 kg’ dan daha düşük parçalar üretilebilir.
-
Kalıplar kırılgandır.
Geçirgenliği arttırma yöntemleri:
-
Köpüklü alçı kalıplar: Bu yöntem sayesinde , karışıma bir
köpükleştirici katılarak kalıp gözenekli ve daha geçirgen hale
gelir.
-
Antioch yöntemi: Bu yöntemde ise kalıp malzemesi; kum, alçı,
asbest, talk, sodyum silikat ve su karışımıdır. Hazırlanan
kalıplara önce bir otoklavlama işlemi uygulanarak kalıbın suyu
giderilir.Daha sonra havada bekletilerek tekrar nem alması
sağlanan kalıp,son olarak pişirilir.
Bu işlemler sonunda iğne biçimli alçı taneleri küreleşir ve
kalıbın gaz geçirgenliği artar.
Genel olarak alçı kalıba döküm yöntemi, kuyumcular tarafından
tercih edilen bir yöntemdir. Kuyumcuların dışında, diş hekimleri
de bu yöntemi kullanmaktadır. Bazı sanatçılar ise alçı kalıba
döküm yöntemi ile değişik çalışmalar yapmaktadırlar.
Ayrıca, seramiği şekillendirme tekniklerinin endüstriyel anlamda
baktığımızda alçı kalıba (alçı kullanılmasının sebebi alçının
çamur içindeki suyu emerek çamurun yüzeye yapışmasını ve böylece
kuruyup et kalınlığını sağlamasıdır.) döküm gibi seri üretime
dayanan bir yöntem uygulanmaktadır. Alçı kalıpla şekillendirilecek
ürün çamurun küçülme oranına göre teknik resmi büyütülerek çizilir
ve alçı tornasında modeli hazırlanır. Alçı parçalar arasında
parçaların birbirini tutmasını sağlayan pimler yerleştirilir. Alçı
kalıp yapılırken alçı hazırlama detayları da önemlidir. Kalıplar
boş döküm ve dolu döküme göre şekillendirilir. Geniş (servis
tabağı, tepsi vb.) formlar dolu dökümle içi boş (kupa, fincan,
pano vb.) formlar ise boş döküm ile şekillendirilir. Alçı
kalıplarda diğer bir yöntem ise alçı kalıplar içerisine otomatik
şablon (iç-dış) torna ile çamurun kuru preslenmesidir.
Alçı Kalıba
Döküm Videosu için
tıklayınız
EK BİLGİ
;
MUM
BASIMI VE MUM AĞACININ HAZIRLANMASI
ENJEKSİYON MUMLARI
•
Sadece alçı döküm için özel olarak geliştirilen kaliteli kompakt
mumlar kullanılmalıdır.
• Erime aralığı en dar olan mumlar tercih edilmelidir; bu mumlar
sıvı halden katı hale geçiş süresi en kısa olan mumlardır.
• İyi bir mum, döküm kusurlarına yol açabilecek karbon ya da kül
artık bırakmadan yanar.
• İyi bir mum, modelin kırılmadan çıkarılmasına izin verecek
esneklikte olmalıdır.
• Yeni mumun kirlenmemesi için ,tekrar kullanılan mum filtre
edilmelidir.
• Katılaşmanın hızlı ve yıpranmanın en düşük düzeyde tutulması
için, mum, tam (±1°C) sıcaklık kontrolü altında enjekte
edilmelidir. Optimum sıcaklık 65 °C olarak belirtilmektedir. 75 °C
aşılmamalıdır.
• Büzülme kusurlarının yok edilmesi için mum model basınç altında
soğumaya bırakılır.
• Mum modeller ağaçtan çıkarılır ve sıkıca kapatılmış plastik
kaplarda saklanır.
• Fazla miktarda mum model, uzun süre saklanmamalıdır.
MODELLERİN BİR ARAYA GETİRİLMESİ (DÜZENLENMESİ)
Götürü usulü çalışan bir kuyumcunun, sözgelimi 30 ya da 60 gram
ayar altını ya da bir yüzüğün ya da bir broşun parçalarını düz bir
koni üzerinde kısa düz gövde ağızları kullanarak tek tabaka
halinde dökmemesi için hiçbir neden yoktur. Bu düzenleme
başlangıçta genellikle hafif konkav mum bir disktir ve mumlar bu
yüzeye 3 mm. Kadar yakın yerleştirilir. Yolluk uzunluğundaki hafif
değişiklikler, dolgunun sıkı olmasına yarar. Kısa yolluklar,
erimiş metalin döner-döküm sırasındaki hareketini ve katılaştırma
sırasında halen sıvı olan metalle besleme mesafesini en düşük
düzeye indirir. Koni, yolluk metal rezervine kıyasla gerçek döküm
boşluğuna göre daha çok bir döküm yoludur. Gerçek döküm
kalıplarına olduğu kadar, kaideyi doldurmak, metal döküldüğünde
basıncı artırmak için yeterli metale de gereksinim vardır.
Gereğinden fazla metal kullanılırsa, bir kısmı dönme sırasında
sıçrayabilir ve hurda oranını artırır. Tek bir fanus, genellikle
100 (10-20 baş kakma) ile 500 gram (10-20 yüzük sapı) arasında
değişecek miktarda erimiş madde alır, ancak, bu miktar 700 grama
kadar da yükselebilir. Bu fanuslar, ya tek bir tabakada kaideden
doğrudan dallanır ya da split yolluklardan altı sağlam yolluktan
desteklenirler. Ara bir düzenleme de, her biri ana aşağı yolluktan
yatay çıkan bir ızgara üzerine yerleştirilmiş iki ya da üç katman
oluşturulmasıdır. Bu düzenleme, çok sıyad ince parçanın sık sık
yerleştirilmesine olanak sağlar, ancak, alaşımın akışkanlığı iyi
olmalıdır. Bu nedenle de yüksek ayarlı altın alaşımlarda yaygın
uygulanan bir yöntem değildir.
MUM
AĞACININ HAZIRLANMASI
Eritme ve döküm parçası kapasitesi 300 gram ya da daha fazla
olduğunda en yaygın parça üretim
yönteminde mumlar bir ağaç şeklinde yerleştirilir. Ancak yine aynı
“kısa mesafe” yolluklar uygulanır. Bir ağaç, 300 gram döküm ve
kısa yollukları çıkarılmış 300 gramlık bir merkezi gövdeden (ya da
besleyiciden) oluşabilir. Mum düzenlemede ve yolluk tasarımı
evresinde dikkatli ve özenli olunmasıyla, işlem hurdası ve hurda
döküm oranı en düşük düzeye indirilir.
•
Döküm büzülmesi olması için, yolluğun en son donması
gerektiğinden, minimum yolluk kesiti, doğrudan yolluk bulunan
dökümün en büyük kesitinden daha küçük olmamalıdır.
• Alt yolluk randımanın artırılması için biraz inceltilip
sivriltilebilir.
• Türbülans metal akışının engellenmesi için, yollukların bir
araya geldiğin yerde düz dolgu gerekir.
• Şunlardan kaçınılmalıdır: Tasarım, bu aşırı uçlardan uzak
olmalıdır. Kalıp üzerine yerleştirmeden önce, her bir şekil
dikkatle kontrol edilmeli, gerekirse, flaşların giderilmesi ve
yüzey kusurlarının düzeltilmesi için ısıtılmış lehimleme demiriyle
rötuş yapılmalıdır. Dökümün iyi olması için mumların kusursuz
olması şarttır, ayrıca, hurda haline getirmekten ya da daha sonra
dökümlerin yeniden fazlasıyla işlenmesindense kötü şekillerin
eritilmesi (yeniden-eritme) daha iyidir. Modelin yolluğu, en fazla
10 mm ya da tercihen 5-6 mm olmalıdır. Yolluğun kısa olması,
yerleştirmeyi daha da zorlaştırır ve ortadaki ana alt-gövde
ağzında kalabalığa yol açarken yolluğun uzun olması döküm ve
besleme işleminin eksik kalması tehlikesi yaratır. Mum modeller,
alanın maksimum düzeyde kullanılacağı şekilde
tek
tek dikkatle kalıba kaynaklanır, ancak aynı zamanda kalıbın ısı
çıkarma kapasitesi ve bunun bir bütün olarak kalıbın katılama
şekli üzerindeki etkisi de göz önünde bulundurulur. Merkezi aşağı
yolluklar, normal olarak dairesel kısımlardır, tercihen inceltilip
sivriltilmiş, ancak, altı ya da sekiz köşeli kısımlar da
bulunmaktadır.
Bu
kısımlar, modellerin düzenli bir şekilde yerleştirilmesini biraz
kolaylaştırmaktadır. Çapı geniş, içi boş dairesel (tübüler) bir
kısım, hem sık yerleştirme kolaylığı hem de alt-gövde ağzı
metalden tasarruf sağlar. Özellikle verimin yüksek olması
gerektiğinde en uygun düzenlemenin hangisi olduğuna dair
görüşlerde farklılıklar bulunmaktadır. Az sayıda (tercihen tek
sayılar) orta büyüklükte döküm optimum katılaştırmaya göre
düzenlenebilir, ancak, seri üretim için modelin tutarlı bir
şekilde sık yerleştirilmesi gerekmektedir. İyi (sadece yeterli
değil) bir sonuç ortaya çıktığında, kalite/üretim el kitabında
düzenlemeyle ilgili ayrıntılar unutulmamalı ve değiştirmek için
iyi bir neden olmadığı sürece tekrarlanmalıdır. Aşağıdaki genel
ilkeler bu konuda yardımcı olacaktır:
• Bir
tür için lokal tercihten kaçınılarak şekil, ağırlık ve döküm yolu
farklı modeller merkezi yolluk üzerine müsavi bir biçimde
dağıtılır. Ayrıntılı modeller uca yakın, orta büyüklükteki
modeller ortaya ve daha hacimli ürünler kalıbın (ağacın) alt
kısmına yerleştirilir.
• Mumlar üzerinde yağ ya da gresten (parmak izi dahil) eser
kalmamalıdır. Diğer taraftan, vazelin ya da benzeri maddeler
alçının kaideye saplanmasını engeller.
• Düzenleme aşırı kalabalık olmamalıdır. Bu, sadece yerleştirmeyi
zorlaştırmakla kalmaz, ayrıca, mum-giderme sonrasında bir boşluk
ile diğeri arasındaki duvarlar inceyse bu yerleştirme büyük
olasılıkla çöker.
• Modellerin önce küçük dallara eklenip daha sonra asimetrik
olarak merkezi yolluğa yerleştirildiği küme düzenleme tercih
edilmelidir. Küme düzenleme, bileşen ve yuva gibi farklı küçük
modellerin çok sayıda kopyalanması için en iyi yoldur.
• Aynı şekildeki parçalar için merkezi yolluk etrafına vidayla diş
açar gibi spiral yerleştirme (bkz. Şekil 3.8) uygulanır. Döküm
sırasında, esasen yolluktan, hava hızla çekilir, spiral etkisi
zarar verici hava akışının azalmasına yardımcı olur.
• Merkezi yolluğa modelin eklenmesinde kullanılan kaynak parçası
tam-yuvarlak olmalı ve gövde ağzı yüzeyi üzerinde yeterince alan
kaplamalıdır. Her kaynak, döküm yolu sisteminin bir parçasıdır,
ayrıca, keskin köşeler, hem mumdan arındırma işlemini, hem de
sonraki metal girişi zorlaştırır.
• Düşey ağaçlar, ağırlığı bilinen standart bir lastik kaide
içerisinde yerleştirilmiş merkezi alt-gövde ağzının köküyle
birlikte düzenlenir.
• Özellikle sık kümeler ve spiraller olmak üzere, yerleştiren
kişinin, şekilleri daha iyi konumlandırabilmesi için yolluğun
yatay bir mandrel üzerine yerleştirilmesi işlemi
kolaylaştırabilir. Lastik kaide daha sonra eklenir.
• Yerleştirme tamamlandıktan sonra, yağ ve yapışkan partiküllerin
giderilmesi için ağaç lastik kaidesiyle birlikte deterjanlı bir
emülsiyona batırılır. Daha sonra, alçıya hazır olması için
minerali giderilmiş suda durulanır ve korumaya bırakılır. Başka
hiçbir kusuru bulunmayan iyi bir dökümde bir deterjan lekesi bile
kopyalanabilir.
• Kalıbın (ağacın) dökümü için gereken metal ağırlığının
bulunması; ağaç ve kaidesi birlikte tartılır, mum ağacın
ağırlığını saptamak için kaidenin ağırlığı çıkarılır. Mumun 1.0
değerinde özgül ağırlığı olduğu varsayılırsa, döküm ağırlığının
elde edilmesi için alaşımın yoğunluğuyla çarpılır. Aslında dökme
butonu ve büzülme için biraz pay bırakılmıştır. Temizliğin
sağlanması ve alçıya toz toplanmasının önlenmesi için, mum
enjeksiyonu ve ağaç düzenleme, alçı yapılan alandan ayrı bir odada
yapılmalıdır. Lastik kaidesiyle desteklenen mum ağaç, alçı için
uygun büyüklükte bir fanusa (ya da kutuya) yerleştirilir. En
yaygın kullanılan büyüklük, olasılıkla çapı 100 mm (4 in) olan
kalıptır.
DERECELER
Dereceler, daima katı metal silindirlerden oluşur ve bu fanuslar
özellikle santrifüjlü döküm için elverişlidir. Ayrıca, bugün
artık, statik vakum destekli döküm için delikli ve oluklu silindir
dereceler daha uygundur. Dereceler, en fazla yaklaşık 800 °C yanma
sıcaklığında pek çok kullanıma dayanacak metalden yapılmış
olmalıdır. Paslanmaz çelik kullanılabilir. Ama, Inconel
alaşımından yapılmış dereceler daha ekonomiktir. Uzun ömürlü
oluşu, başlangıçtaki maliyetini karşılar. Derece büyüklüğü, döküm
makinesindeki en büyük aralıkla sınırlıdır, yine de, döküm
sırasını rahatça içerebilecek kadar büyük olmalı, derecenin iç
yüzü ile mum arasında sözgelimi en az 7 mm pay kalmalıdır. Uygun
dereceler, genellikle, küçük makineler için yaklaşık 65 mm çapa
50-100 mm yükseklikte ve büyük makineler için 100 mm çapa 125 ya
da 150 mm büyüklüklerde tedarik edilir; bu kalıplar 1.0-1.5 mm
duvar tüpten ya da kaynaklanmış silindir levhadan kesilir. Küçük
döküm serileri için gereken toplam alçı miktarının
değerlendirilebilmesi için şekiller bulunmaksızın her büyüklükteki
derecenin kapasitesi belirtilmelidir. Derece büyüklüğü, en yüksek
mumun üzerinde en az 12 mm ve dış kısmın etrafında 12 mm pay
kalacak şekilde seçilir.
|